Okulda çocukların bir birini fiziksel olarak taciz etmesini, grup olarak birinin ismiyle dalga geçilmesini ya da arkasından değişik seslerle birine seslenilmesini zorbalık olarak tanımlayabiliriz. Teknolojiden sonra ise malesef siber zorbalıklar ortaya çıktı. Çocuklar bu tarz hareketleri sosyal medyada yapmaya başladılar. Kendi hesapları üzerinden başka çocuklar hakkında kötü sözler kullanmaları, bir başkasının sırrını yine sosyal medya üzerinden ifşa etmeleri ve küçük düşürücü paylaşımlar yapmaları da siber zorbalıklara örnek verilebilir. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar çok daha geniş bir çevreye yayıldığı için, mesela tüm okulun olduğu bir grupta, zorbalığa maruz kalan çocukların psikolojilerini ciddi olarak bozabilir. Bu tarz olayların her ne kadar küçüklerde de etkisi olsa da özellikle ergenlik çağındaki çocuklarda önemli sorunlara yol açabiliyor. Bu yaştaki çocuklarda depresyon gibi kötü alışkanlıklar edinme gibi kötü örneklere rastlayabiliyoruz.
Sizce çocukların sosyal medya kullanım yaşı ne olmalıdır?
12-13 yaşından önce çocukların sosyal medyayı kesinlikle kullanmamaları gerekir. Aynı şekilde akıllı telefon kullanım yaşı için de bunu söyleyebiliriz. Şu an biraz güç olsa da çocuklarımıza telefon alırken ilk olarak en akıllısını vermemeliyiz çünkü akıllı telefon demek çocuğun doğrudan İnternet’e erişmesi demek. Evde de çocuk şifreleri ve filtrelerle İnternet’e erişimi kontrol altında tutmamız gerekiyor.
Çocukların sanal dünyadaki kişiliği ile gerçek kişiliği arasındaki farklılıklar çocuklar açısından ne gibi zorluklar ortaya çıkarıyor?
Bu bir süper kahraman hikayesi gibidir aslında. İstedikleri kişiliğe bürünebilecekleri bir ortamları var. Hatta farklı bir fotoğraf koyup tamamen bir başkasına dönüşebiliyorlar sosyal medyada. Sosyal medyada ayrıca beklentiler oluşturuyor. Sürekli bir paylaşım ihtiyacı hissediliyor ve yaşadığımızı olayları yaşamaktan ziyade paylaşmaya bakıyoruz. Çocuk daha az emekle tasarlanabilir bir ortam olduğu için kendini istediği gibi gösterebiliyor. Bazen sosyal medya kişilikleri gerçek kişiliklerinin önüne geçiyor ve kendi başlarına kaldıklarında hayal kırıklığına uğruyorlar. Sanki başkaları örneğinden değil de kendi yarattıkları bir prototip var ve ona yetişmeye çalışıyorlarmış gibi bir ortam oluşuyor. Bunların dışında diğerlerinin de oluşturduğu sosyal medya karakterlerini gerçek zannettiklerinden bu sahte karakterlere de özenebiliyorlar. Mesela sanal ortamda hazırlanmış zayıflamış insan görüntüleri ya da vücut geliştirme ile alakalı görseller genç kızları ve erkekleri etkileyebiliyor. Çocuklara bu sanal dünyadaki gerçekle yalanı fark ettirmemiz gerekiyor. Sosyal medyanın etkisi ile günlük yaşamdaki okula gitmek, öğretmen ile iletişim kurmak gibi faaliyetler çocuklar nezdinde ayrı bir paketmiş gibi algılanmaya başlıyor. Y kuşağındaki iki yılda bir iş değiştirme, bağımlılık duygusunun azalmasında da sosyal medya tamamen olmasa da etkili diye düşünüyorum.
Sosyal medyadan gelebilecek zararlardan çocuklarımızı nasıl koruyabiliriz?
Sosyal medya çocuk istismarcılarına da kapı aralamış oluyor. Saldırganlar onların arkadaşlarıymış gibi paylaşımlar yapabiliyor, fotoğraf alabiliyor ve bunları yayabiliyor. Bu konuda çok dikkatli olmak gerekiyor. Çocuğumuzun nelerle vakit geçirdiğini sorgulayıcı kimliğimizle değil de paylaşımcı kimliğimizle kontrol altında tutmamız gerekiyor. Çünkü o yaşlardaki çocuklara ne yapıyorsun, nereye giriyorsun gibi sorularla sorgularsak bu sefer çocuk sizi gördüğünde ekranı kapatıyor. Paylaşımcı olursanız, mesela siz ona gününüzü anlatırsanız o da size gününü anlatıyor. Bu sohbetlerle aradan bazı konuları öğrenebiliyorsunuz ve çocuğunuzla arkadaş olabiliyorsunuz.